Son zamanlarda bir kısım ulusal basında bir damla suda fırtınalar koparan haber ve yorumlarda Adıyaman’ın terör kenti olarak anıldığını görmekteyiz.
Bu konudaki tespit ve değerlendirmelerin yüzde doksan dokuzu yanlıştır. Şimdi diyeceksiniz ki, geriye kalan yüzde biri doğru mudur? Evet doğrudur:
Allah selamet versin, döneminde tinerci tabir ettiğimiz uçucu madde kullanma alışkanlığı edinmiş gençlerin topluma kazandırılması ile gönüllerde yer edinen önceki İl Emniyet Müdürlerimizden Mustafa Sağlam’ın “Ancak cennette suç işlenmez” sözünü anımsamamak elde değil. Nitekim Adıyaman “cennet” olmadığına ve olamayacağına göre her coğrafya gibi burada da suçun işlenebileceği kabul edilmelidir. Bununla beraber memleket şovenizmine kapılmaksızın rahatlıkla “Yaygın terör suçu işlenen bir il hiç değildir.” diyebilir, hatta haykırabiliriz de.
Geriye kalan yüzde doksan dokuzunun doğruluk nedenlerine gelince:
-Çağrılılar arasında damadın Nijeryalı arkadaşının da bulunduğu Grand Adıyaman Otel’inde katıldığımgörkemli düğünde gelin Alevi, damat ise dindar bir Sünni idi.
-Alevi dostlarımın vefat eden yakınlarının taziyeleri için Aşağı Karapınar Semti ile Yukarı Karapınar Cem Evi’ne gittiğimde, ziyaretçiler arasında Sünni’lerin de bulunduğunu gördüm.
-Adıyaman ve Çevre İller Metropolitinin şahsında Paskalya Bayramlarını kutlamak için gittiğim Adıyaman Kilisesinde bazı ilçelerimizden gelen Süryani kardeşlerimizle karşılaşıyor, Vali, Belediye Başkanı ve Müftünün bu tür özel günlere katıldıklarını basından okuyorum.
-Metropolitin, Müslümanların Ramazan ve Kurban Bayramı kutlamalarına katıldığına tanık oluyorum.
-Geçtiğimiz yıllarda Alevi kardeşlerimizin oturdukları evlerin kapılarına işaret konulduğu iddiası gündeme geldiğinde Sünni’lerin en az Alevi’ler kadar üzüntü duyduklarını, ilgili tüm STK’ların ortak basın açıklaması yaparak “tek yürek” olduklarını biliyorum.
- Türk-Kürt, Alevi-Sünni ayırımı olmaksızın tüm ailelerin çoluk çocuklarıyla birlikte mesire alanlarında gece yarısı saat on ikilere, birlere kadar eğlenip piknik yaptıklarını görüyorum.
-Tüm siyasi partilerin bayramlarda ve seçim dönemlerinde birbirlerini parti binası ve seçim bürolarında ziyaret ettiklerini medyadan okuyorum.
-İldeki emniyet görevlilerinin halkla ilişkilerinde kendisini tanıtırken birçok insanda soğuk etki bırakan “polis” yerine daha sıcak etki bırakan “polis memuru” deyimini kullandıklarını duyuyorum.
-“Kürt’ten evliya, bastırma avluya”, “Kürt’ü altın suyuna batırmışlar, bakır çıkmış” türü ulu orta söylenmiş “yakışıksız” teraneler dışında, Alevi mezhebinde olan bir kardeşimizi tanıtırken sanki edep dışı bir kelime söylemek zorunda kalacakmış gibi Alevi kelimesinden önce “Af edersiniz” kelimesinin eklendiğinin Allah’a şükür artık tarihin girdabında boğulduğunu biliyorum.
İşte “Terör kenti” değil, “Huzur Kenti” Adıyaman’da alışılagelmiş yaşam biçiminden kesitler…