Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıMustafa IŞILDAKNASIL YAZIYORUM? [ Arama ]

NASIL YAZIYORUM?
Başlık NASIL YAZIYORUM?
Tarih 22.07.2014
Gönderen Editör

 

NASIL YAZIYORUM?

Geçenlerde “periyodik beyin fırtınası” diye niteleyebileceğimiz bir sohbette ‘Keskin kalem’ diye adlandırabileceğim bir yazar dostum, diğer yazar arkadaşlara yönelttiği eleştirilerin yanında; yazılarımda olumsuz eleştiride bulunmadığımı, sözü dolandırıp durduğumu, eleştireceğim bir konunun mutlaka iyi yanını da yazmaya kendimi zorladığımı söyledi.

Yalnızca eleştirmenin bir sanat olmayıp asıl sanatın eleştiriye tahammül etmek olduğuna inanırım. Okuyucuların olası eleştirilerini anında iletebilmesi için her yazımda numarasını yayınladığım telefonum kadar yakın ve kolay erişilebilir olduğumu, binde bir de olsa ‘eleştiri siniri’ içerisinde ‘eleştiri sınırını’ aşan yaklaşımlar gördüğümde ise edindiğim öfke kontrolü eğitiminden yararlanarak bazen ağaca çıkan sağır karınca misali adeta kulaklarımı kapatır, derin nefes alır, son sözümü söylemeyip Allah’a dua ederim.

Eleştirisinden dolayı ‘Keskin kalem’e teşekkür ettim; her yazarın nihayetinde bir ‘insan’ olduğunu, sevgi, saygı, hemşerilik, meslektaşlık gibi ortak paydaların yanında toplumsal veya bireysel yarar-zararlar gibi unsurların etkisiyle her yazarın kendisine ‘otosansür’ uygulamak durumunda kalabileceğini söyledim. Buna ilişkin ülkede görülen en malum örneğin; yerel gazetelerin en önemli gelir kaynağının resmi ilanlar olduğunu, mevzuat açısından ilan verilip verilmeyeceğine dair periyodik denetleme yetkisi valiliklerde olduğundan yerel gazetelerin il valisi ve yardımcılarını eleştirmekten kaçınmalarının öteden beri ‘usul’ edinildiğini,  bunun da bir ‘otosansür’ olduğunu ifade ettim.

Toplumun basındaki olumsuz örnekleri duyarak gittikçe kötümserleştiğini, oysa iyi örneklerin de gün yüzüne çıkarılması,  tabii ki bunun yağcılık kokan bir üslupla yapılmaması gerektiğini, basının yalnızca muhalefet olduğuna inanmadığımı, gerçeğin kendisi olduğuna inandığımı, bardağın hem boş ve hem de dolu tarafını görmesi gerektiğini belirttim.

Örneğin, geçenlerde Ankara’da katıldığım 35–40 kişilik yemekli bir toplantıda, davetçi dostlarım Abuzer Köseler ve Ali Arıcak, Yargıtay üyesi değerli bir hemşerimizin “ incelemek için dava dosyalarını akşamları evine götürmek zorunda kaldığından davete icabet edemediğini, özür ve selamlarını” Milletvekilimiz Murtaza Yetiş ve “eskimemiş” Milletvekilimiz Mahmut Göksu’nun da içerisinde bulunduğu davetlilere iletince çok sevinmiştim.

Şimdi,  yılda ortalama 28 bin davanın zamanaşımından düştüğü bu dönemde adaletin erken tecellisini sağlamaya yönelik bu olumlu örneği paylaşmak “yağcılık” diye nitelenebilir mi?

Yıllardır bakan çıkaramayan Adıyaman’ın üzüntüsünü yenmek için olsa gerek(!) “İl Kültür ve Turizm Bakanlığı” çıkardığını çağrıştıran dün ki “Bu kadar da olmaz” başlıklı yazımız, hem de kişiselleştirmeden uzak bir eleştiri yazısı değil mi?

O halde “Nasıl yazıyor?” sorusunun yanında “Nasıl okuyorum?” sorusunun da cevabını aramak daha önemli galiba…

Mustafa Işıldak www.isildakkalem.com

0532–422 95 28 m.isildak02@gmail.com

Oyu Puanı: 0 - Ortalama:

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 4 (0 Kayıtlı Üye 4 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri