Hayatta başarmak için önce duygu, davranış ve düşüncelerimizle inanmamız gerekiyor. İnanan insanın bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjisi olur ve bu enerji bizi mutlaka başarıya, mutlu sona götürür.
Ancak, inandığımız şeyin mantıksal yönünün olması, doğruluğundan emin olunması ve inatla savunulması gereklidir.
İnanç bilinci deyince doğal olarak aklımıza Allah’a iman gelmektedir. Her insan mutlaka bir inanca sahiptir. Bize göre hak ya da batıl olabilir ama sonuçta her insanın inandığı değerler vardır.
İnanmayanlar olarak bildiğimiz ateistler Tanrı’nın olmadığı inancına sahiptirler. Fakat onların da sonuçta kendilerine göre değer yargıları ve karşı oldukları kavramlar vardır. Onlar bu yargı ve kavramlarını başkalarına karşı koruma hususunda mücadele içerisindedirler.
İnsan için inanmamak diye bir şey yoktur. İnsan, düşünebilen ve dolayısıyla inanan bir varlıktır.
Bizler için inanç ya da din ruhsal, toplumsal, kültürel, siyasal boyutlarda hayatımıza yön veren, ahlakî değerlerimizi içeren yaşayış tarzıdır. Bunu yaşarken de birinci koşul olarak Allah’a iman etmek ve üzerine titrememiz gereken iman esaslarına göre hareket etmektir.
İnsanoğlu yaşadığı dünya veya fezanın nasıl var olduğu, kimin yarattığı ve nereye doğru gittiği soruları ile pençeleşmiştir sürekli.
Bu sorular yumağını mantık ve bilimle ortaya koymak bazen oldukça güç olmuştur. Çünkü metafiziksel soruların kesin yanıtını bulmak, bilimsel gerçekliğini ortaya koymak bazen imkânsız olmuştur. Ontolojinin(varlık bilim) birçok sorusu ise metafizikseldir.
İşte burada iman etme gereği duyulmuştur. İnsanın inanmaktan başka çaresi yoktur.
Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması ve artık bitti denilen Türk Milletinin yeniden şahlanmasıyla yepyeni bir ülkeyle ayağa kalkması başarısının altında mutlaka azim, kararlılık ve inanç yatmaktadır.
Pir Sultan, Yunus, Fatih, İmam-ı Gazali ve sayabileceğimiz bütün kendini ispatlamış şahsiyetlerin başarısının altında inanç yatmaktadır.
İnanmak bir zorunluluk olmakla birlikte insana özgüven duygusu da kazandırır. Toplumun sevgi ve saygısının kazanılmasını sağlar ve böylece sosyal hayatı daha güzel kılar, inanmak.
İnanç, insanın hayat denilen yolculuğunda ayakta kalmayı sağlayan ilahî bir güçtür.
İnanç, insanın kendisine güvenmesini, güven içinde yaşamasını, yaşamını sürdürmesini ve başkalarının kendisine güvenmesini sağlar.
İnanç, insanın en zor anında bile sığınabileceği tek limandır.
O halde, inanç merkezli bir toplum olma yolunda mücadele etmemiz, inanan bir nesil yetiştirmemiz, inanç bilincine sahip şuurlu ve akıllı bir kültüre kavuşmamız kaçınılmazdır.
İnanç Bilinci
