Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıZiya AKTAŞİSRAİL’İN SINIR TANIMAYAN PERVASIZLIĞI [ Arama ]

İSRAİL’İN SINIR TANIMAYAN PERVASIZLIĞI
Başlık İSRAİL’İN SINIR TANIMAYAN PERVASIZLIĞI
Tarih 26.11.2012
Gönderen Editör

İSRAİL’İN SINIR TANIMAYAN PERVASIZLIĞI

 

Gazze’ye gerçekleştirilen son saldırı ile İsrail pervasızlıkla sınır tanımadığını ve hiçbir değerle bağlı olmadığını bir kez daha göstermiş oldu. Hiçbir sınır tanımayan bu ülkenin yaptığı küstahlıkların haddi hesabı yok. Küstahlığın birini bir başkası takip etmek suretiyle bu iş adeta rutin bir hal almıştır. Geçen gün İsrail yine yapacağını yaptı ve hiç kimseyi takmayan ve kaale almayan tutumunun sonucu olarak Gazze’ye gerçekleştirdiği hava saldırısında yüzlerce masum insan hayatını kaybederken, binin üzerinde kişi de yaralanmış oldu.

İsrail’in bu şekilde pervasız bir tutum almasının bir nedeni batının sürekli sırtını sıvazlaması ve tüm yaptıklarına müsamahalı bir yaklaşım sergilemesi ise, bir diğer neden de, İslam dünyasının dağınıklığı, içine düştüğü acziyet ve bu ülkelerin vurdumduymaz tutumlarıdır.

Geçmişte Hitler Almanya’sının yapmış olduğu Yahudi soykırımı ve o dönem işlenen insanlık suçu bütün Hıristiyanlık alemine teşmil edilerek, bundan duyulan utanç ve suçluluk psikolojisi ile İsrail’in her yaptığına göz yumulmakta, bu haydut devlet insanlığa karşı suç işlemeye adeta teşvik edilmektedir. İsrail yaramaz çocuk misali sırtı sıvazlandıkça pervasızlaşmakta, daha önce kendisine reva görülenlerin acısını Filistin ve Gazze halkından çıkarmaya çalışmaktadır.

Batının ikiyüzlülüğü ve bu sırt sıvazlama tavrı sürdükçe, yapılan bu saldırı ilk olmadığı gibi son da olmayacaktır. İsrail uyduruk Tevrat’ın nasslarından çıkardığı hükümlerle kendilerini seçilmiş kavim, diğer milletleri ise yok edilmesi gereken tehlikeli ve muzır varlıklar olarak telakki etmektedir. Dolayısıyla Filistin ve Müslüman halklara karşı savaş, onlar açısından kutsal bir görev sayılmaktadır. Bu durumda bunlardan insani yaklaşım ve merhamet beklemenin beyhude bir iş olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Bu konuda Batılı ülkelerin çifte standartlı davrandığı konuların başında nükleer faaliyetlerle ilgili çalışmalar gelmektedir. İran ve diğer bazı bölge ülkelerin barışçıl ve enerji üretmeye yönelik nükleer çalışmalarına karşı en ufak bir müsamaha gösterilmezken İsrail, her türlü nükleer çalışmasını, hiçbir denetime tabi olmadan rahatlıkla sürdürebilmektedir. Acaba nükleer silahlar başka ülkelerin elinde olunca dünya barışı için tehdit de, İsrail’in elinde olunca değil mi? Oysa tam tersine, İsrail, Tevrat’ın uyduruk safsatalarını referans alıp, buna göre kendine misyon biçtiğinden, dünya barışı içen çok daha büyük tehlike arz etmektedir.

Neyse ki, sekiz gün süren bombardımanın ardından ateşkes kararına varılmış bulunuyor. Gerçi güç dengesinin olmadığı yerde ateşkesin pek bir anlamının olduğu söylenemez. Ortada korkunç sayılacak derecede bir güç dengesizliği vardır. Bir tarafta her türlü teknolojik imkâna sahip, tam bir savaş makinasına dönmüş olan İsrail, öte yanda henüz bağımsız ülke statüsüne bile kavuşamamış, ekonomik olarak çok geri ve silah sanayinden bahsetmenin lüks sayıldığı bir toplum olan Filistin duruyor. Bu durumda canı istediğinde İsrail’in Filistin’e tekrar saldırmayacağından kim emin olabilir ki?

Yine de işin bu noktaya gelmiş olması dünya barışı için önemli bir başarı sayılır. Hiç değilse, şimdilik kaydıyla suçsuz ve masum insanların ölümlerine dur denilmiş, akan kanın önüne geçilmiştir. Aslında İsrail’in bu noktaya gelmiş olması, Filistin’in inançlı tutumu ve mütevazi de olsa güçlenme yolunda almakta olduğu mesafenin eseridir.

Bilindiği gibi, son senelerde Filistin basit yöntemlerle de olsa kassem füzelerini geliştirmiş olup, zaman zaman İsrail’i bu füzelerle vurmakta ve sınırlı da olsa ona zayiat vermektedir. İşte bu kadarcık zayiatı bile göze alamayan İsrail ister istemez ateşkes kararına yanaşmak zorunda kalmıştır.

Görüldüğü gibi gücü ancak güç savuşturabilmekte, şiddeti ancak şiddet durdurulabilmektedir. Bu konuda merhamet dilenmenin çözüm olmadığı yaşanmış tecrübelerle sabittir. Dolayısıyla Filistin’in İsrail’in saldırılarından emin olabilmesi ve şamar oğlanı olmaktan kurtulması için, anılan halkın gerek ekonomik gerekse silah ve savunma sanayi yönünden güçlü olması gerekmektedir.

Bu yolda mesafe alınabilmesi için başta Türkiye, Mısır ve İran olmak üzere İslam ülkelerinin dayanışma içine girerek Filistin’e her türlü desteği vermeleri ve bu toplumun savunma sanayini geliştirmesi için her türlü katkıyı sağlamaları son derece elzemdir.

Oyu Puanı: 12 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 1 (0 Kayıtlı Üye 1 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri