Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıZiya AKTAŞATALETE GEREKÇE YAPILAN KADER ANLAYIŞI [ Arama ]

ATALETE GEREKÇE YAPILAN KADER ANLAYIŞI
Başlık ATALETE GEREKÇE YAPILAN KADER ANLAYIŞI
Tarih 03.09.2012
Gönderen Editör

ATALETE GEREKÇE YAPILAN KADER ANLAYIŞI

 

            Cenab-ı Hak, kâinatın başlangıcından Kıyamete kadar ve Kıyamet’ten sonra meydana gelecek hadiseleri, yaratmadan önce takdir etmiştir. En büyüğünden en küçüğüne kadar neyin, nerede ve ne şekilde vücuda geleceğini programlamıştır. Bu programı da bir nevi ilim ve emri İlahinin bir unvanı olan Levh-i Mahfuza bir tertiple kaydetmiştir. İşte bu takdire ve yazıya “kader” denilmektedir.

            İnsanların hayat süresince yapıp ettikleri, kendileri için yazılmış olan ilahi programının eyleme geçirilmesinden başka bir şey değildir.

            Her şey kader programında yazılı olduğu şekilde gerçekleşmekle birlikte, kader asla zorlayıcı değildir. Yani kader, insanları belli fiilleri işlemeye hiçbir zaman zorlamaz. İnsanın işlediği filler yalnız ve ancak kendi cüz-i iradesinin sonucudur. Bu yüzden insan yaptıklarından sorumludur ve bundan hesaba çekilecektir.

            İnsan yaşamının kader programıyla sınırlandırılması, olayların meydana gelmesinde insan iradesinin devre dışı olduğu anlamına gelmemektedir. Kaderin tecelli etmesinde meşieti ilahi (Allah’ın dilemesi) esas olmakla birlikte, bir şartı adi de olsa insan iradesinin de bu işte bir rolü ve etkisi bulunmaktadır.

            Bilindiği gibi kaderin tecelli etmesinde ilim maluma tabidir. Allah (cc)’ın ezelden ebede kadar meydana gelecek olayları bilmesi ilim, zamanı gelince bu olayların tahakkuk etmesi ise malumdur. Yani olaylar, Allah (cc) kader programına yazdığı için tahakkuk etmiyor. Tam tersine Allah (cc) ezeli ilmiyle tüm olacakları bildiği için Levh-i Mahfuza o şekilde kaydetmiş ve zamanı gelince de olaylar yazılı olduğu şekilde vuku bulmaktadır.

            Konuyu şöyle bir olayla müşahhaslaştırabiliriz: Herhangi bir tren İstasyonunda görevli personel tarafından trenin yol güzergâhı ve zaman takvimi bilindiğinden, trenin hangi istasyonda hareket edeceği, yolculuk sırasında hangi istasyonlarda mola vereceği ve yolculuğun nerede ve kadar sürede sonuçlanacağını gösteren program yazılmış ve yolculuk aynen programda yazılı olduğu şekilde gerçekleşmiştir. Bu durumda program yazıldığı için yolculuk gerçekleşti denilebilir mi? Elbette hayır. Tam tersine, yolculuk sergüzeşti istasyon görevlileri tarafından bilindiğinden, bilinenlere istinaden trenin seyrüsefer programı kaleme alınmıştır. Yani program yazıldığı için yolculuk serüveni gerçekleşmiş değil, güzergâh ve zaman takvimi bilindiği için program yazılmış ve aynen programda yazılı olduğu şekilde yolculuk gerçekleşmiştir.

            Bu konuda Ehl-i sünnet ve-l-cemaat (Sünnilik) itikadı dışındaki Cebriye ve Mu’tezile mezhepleri ifrat ve tefrite saparak dalalete düşmüşlerdir. Cebriye mezhebi, kaderin tecelli etmesinde, rüzgârın önünde savrulan çöp misali insan iradesini tamamen devre dışı bırakarak bu konuda tefrite düşerken, Mutezile mezhebi ise her şeyi insan iradesine vererek, adeta insanı kendi kaderinin yaratıcısı konumuna yerleştirmek suretiyle ifrata düşmüştür. Her iki görüşün de İslam akidesiyle bağdaşmadığını izah etmeye bile gerek yok.

            Ehl-i Sünnet inanç sistemi ise bu iki görüşü mezcederek orta yolu bulmuştur. Buna göre; bir fiilin yaratılması için insanın cüz-i iradesinin ortaya çıkması ve bu irade doğrultusunda Allah (cc)’ın külli iradesinin tecelli etmesi gerekir. Tabii son tahlilde belirleyici olan Allah (cc)’ın külli iradesidir. Allah (cc) dilemedikten sonra, insan ne kadar isterse istesin bir fiillin meydana gelmesi asla mümkün değildir.

            Ehl-i Sünnet Mezheplerine bağlı olmakla birlikte çevremizde bazı kimselerin insan iradesini yok sayan Cebriye Mezhebinin görüşüne meylettikleri görülmektedir. Bu kimseler kaderi adeta kendi tembelliklerine, sorumsuzluklarına gerekçe yapmakta ve böylece İslamiyet’in öngördüğünün tersi bir istikamete sapmış bulunmaktadırlar. Oysa, nasıl olsa, kaderimde yazılı olandan başkası gerçekleşmeyecek diye eli kolu bağlı durmak kesinlikle İslam’ın kader inancıyla bağdaşan bir anlayış değildir.

            Bu mantıktan gidilirse, hastalanınca doktora gitmemek, rızkını kazanmak için çalışıp didinmemek icap edecektir. Hâlbuki ayet ve hadislerde atalet ve tembellik şiddetle red edilirken insanlar, hastalanınca tedavi olmaya ve geçimini temin etmek içinse çalışıp çabalamaya teşvik edilmiştir. Bu durumda, olayların meydana gelmesinde insan iradesinin hiç bir rolünün olmadığını iddia eden ve sebeplere başvurmayı gereksiz görenlere söz konusu ayet ve hadisleri nereye koyacaklarını sormak gerekiyor.

            Kaderin nasıl ve ne yönde tecelli edeceği bilinmediğinden, insana düşen, çalışıp didinmek ve kaderinin kendi lehine tecelli etmesine yardımcı olmaktır. Çünkü kaderin tecelli etmesinde Allah (cc) insanın cüz-i iradesini dikkate almakta ve olayları o irade doğrultusunda tahakkuk ettirmektedir. Mesele titizlikle irdelenmese, kadere teslim oluyorum derken, Allah’ın muradının tersi istikamete sapma riski her zaman mevcuttur. Bu konuda dalalete düşmekten sakınmak için çalışmayı teşvik eden ayet ve hadisleri referans almak ve konuyla ilgili sahasında uzman İslam âlimleri tarafından kaleme alınmış eserleri mütalâa etmek son derece önem arz etmektedir.

            Haddimin fevkinde olarak alanım olmayan çok hassas bir konuya girdiğim için hata yapmış olabilirim. Farkında olmadan yapılan hatalardan dolayı Yüce Allah’ın affına iltica ediyor, böyle bir girişimi sahanın uzmanı ilim erbabına karşı saygısızlık telakki ettiğimden onların da hoşgörülerine sığınıyorum.

Oyu Puanı: 12 - Ortalama: 4.67

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 3 (0 Kayıtlı Üye 3 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri