Kırkbirinci baharım bu. Sanki bu bahar cıvıl cıvıl. Sevmek istiyorum bu baharı. Yollar boyunca rengarenk çiçekleri, kan kırmızı gelincikleri, nadiren gördüğüm laleleri…
Birinin bana tomurcuk bir gül vermesini istiyorum için için. Yada birilerine güller vermek istiyorum kucak kucak ama vazgeçiyorum. Gülleri dalında seyre dalmak istiyorum uzun uzun.
Yıldızları seyretmek istiyorum berrak bahar gecelerinde. Su ışıltısında yakamoz, geceleri yırtan bir dolunaya seyre dalarak sabahlamak istiyorum.
Çimen kokusunu içime çekmek istiyorum. Nisan yağmurunda ıslanmak, toprak yollarda yalın ayak yürümek, umuda yelken açmak istiyorum.
Çiftçilerin umutla hasadı beklediklerini gözlemleyerek mutlu olmak istiyorum. Sevenlerin düğün hazırlıklarını, geceleri gümbür gümbür düğün seslerini, kadınların zılgıtlarını dinlemek istiyorum bu baharda…
Bir parkta oturmak istiyorum. Yaprağa dönüşürken düşen çiçeklerin başıma düşmesini istiyorum. Onları toplayıp toplayıp koklamak, akşam saatlerinde üşümeyle birlikte bardaklarca çay içmek istiyorum.
Uyumuş gibi sessiz duran bir su kenarında, önce kalın, eskimiş bir kitabı bitirip, bahar rehaveti ile uyuyakalıp nezle olmayı bile istiyorum.
Belki çok lüks ama mesela bir sinemaya gidip yaşayamadığım çocukluğumu, gençliğimi yaşamak istiyorum…
* * * *
Nazar değmesin sakın baharıma. Doluya tutulmayalım sonra. Sakın kursağımızda kalmasın bu baharın muhteşem güzelliği.
Sakın yine hasatta eli boş dönmeyelim geçmiş yazlarda olduğu gibi. Sakın umutlarımızı da alıp götürmesin Nisan yağmurları…
Kıyar mı yaratan yarattığına?
Bu muhteşem fotoğrafın sahibi kıyar mı eserine bilemem ama ben seviyorum şimdiye kadarki baharı.