Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıZiya AKTAŞÖZÜR DİLEMEK [ Arama ]

ÖZÜR DİLEMEK
Başlık ÖZÜR DİLEMEK
Tarih 29.11.2011
Gönderen Editör

ÖZÜR DİLEMEK

Özür dilemek çok büyük bir erdemdir. Şartlarına uygun ve samimi bir özrün açmayacağı kapı yoktur.  Böyle bir özür kalpleri yumuşatır, husumet duygularını törpüler,  kangrenleşmiş ve kan davası halini almış nice sorunların kilidini açan anahtar görevini görür.

Özür deyip de geçmemek gerekir. Tarihin derinliklerinde kalan nice dramlar, nice katliamlar ve insanlık suçu sayılan nice uygulamalara muhatap olmuş mağdurların bugünkü varislerinden dilenecek samimi bir özür insanlık ailesinin ortak yaşama iradesine çok büyük katkı yapar ve sosyal barışın tesisi yolunda büyük bir hizmet ifa eder. Gerçi gidenleri geri getirmek mümkün değildir; fakat bununla birlikte samimi bir özrün insanların bir arada barış içinde yaşama iradelerine yapacağı katkı hiçbir zaman görmezden gelinemez.

Olayların fitilini ateşleyen CHP milletvekili Hüseyin Aygün’ün, “Dersim katliamını CHP yaptı, bunda Atatürk’ de haberdardı” sözleri oldu. Bunun üzerine CHP’liler hop oturup hop kalktılar. Partıdeki muhalif kanat bu sözlerden dolayı işi kelle istemeye kadar vardırdılar. CHP’nin Dersimli genel başkanı Kılıçdaroğlu ise, aynı zamanda akrabası olan adı geçen partili milletvekiline sahip çıkamayarak vesayet sistemine boyun eğdiği gibi, kendi tarihi ile yüzleşme cesaretini göstermeyerek ayağına gelen bu altın fırsatı da tepmiş oldu.

Bu gelişmeler üzerine Başbakan da olayın bir kenarından tutarak Dersim’le ilgili tarihin tozlu raflarında çürümeye terk edilmiş olan belgeleri gündeme getirmesi ve devlet adına özür dilemesi CHP’yi kelimenin tam anlamıyla açığa düşürmüş oldu. Başbakan’ın konuyu sahiplenip gündeme taşıması CHP cenahında tam bir şok etkisi yaptı. Çünkü bu işin asıl sorumlusu olarak özür dilemesi gereken CHP’dir. Ne yazık ki, CHP Genel Başkanı özür dilemek şöyle dursun, işi pişkinliğe vurup asıl özür dilemesi gereken kişinin kendisi olduğunu unutup, başbakanı kastederek, “Özür yetmez, tarihi arşivlerin de açılması ve sürgün edilenlerin geri getirilerek hakkı olan gayrı menkullerinin geri verilmesi gerekir” diyerek büyük bir şaşkınlığa neden oldu.

CHP’nin başında Tunceli’li (Dersim) bir genel başkanın bulunması geçmişi ile yüzleşmek açısından aslında CHP’ye tarihi bir fırsat sunmaktadır. Ne yazık ki, CHP’yi yönetenler bu fırsatı değerlendirecek basiret ve uzak görüşlülükten yoksun bulunmaktadırlar. Oysa sağlıklı bir gelecek inşa etmek için geçmişle yüzleşmek kaçınılmaz bir gerekliliktir.

Şöyle tarafsız bir gözle bakıldığında, aslında Hüseyin Aygün’ün söylediklerinde yadırganacak gerçeğe aykırı bir yön bulunmamaktadır. Dersim katliamının yaşandığı 1937-1938’lerde Türkiye’de tek parti iktidarı söz konusuydu ve o gün iktidarda CHP bulunuyordu. Dolaysıyla o dönemde yaşanan insanlık dramları ve katliamlardan CHP’nin sorumlu tutulması kadar doğal bir şey olamaz. Bu arada, kudretli bir lider olarak Atatürk’ün olanlardan haberdar olmaması zaten düşünülemez. Bu bağlamda, Alevi-Kürt toplumunun önde geleni ve lideri Seyit Rıza Elazığ buğday pazarında idam edilirken Atatürk ve İnönü trenle Elazığ’a avdet etmiş bulunuyorlardı.

Aslında Dersim katliamı, o günkü devleti kuran kadronun öngördükleri asimilasyon ve tek ulus oluşturma politikasının bir gereğiydi. Bu asimilasyon ve yok olma politikasına direnen ve kendi kültürlerini yaşatmak isteyen etnik grupların yakıp yıkma ile karşı karşıya kalmaları ve katliama uğramaları kaçınılmaz bir sonuçtu. İşte Alevi-Kürt toplumu da kendileri olarak kalma ve kültürlerini muhafaza etmek istemeleri yüzünden bu istenmeyen insanlık dışı olaylara muhatap olmuşlardır.

Dersim katliamı ile ilgili olarak Başbakan’ın devlet adına özür dilemesinden sonra ezberler bozulmuş, dokunulamaz sanılan bir tabu daha yıkılmış, artık dönüşü olmayan yola girilmiş, kısacası pandoranın kutusu açılmış bulunmaktadır. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Söz konusu olayın örtbas edilmesi bu saatten sonra mümkün değildir. Olay enine boyuna tartışılacak ve her şey yerli yerine oturacaktır.

Bu bağlamda arşivlerin gün ışığına çıkarılması olayların aydınlatılmasına büyük bir katkı yapacaktır. Böyle bir durumda, bu konuda ısrarcı olan CHP açısından övünülecek olayların değil, tam tersine utanılacak olayların gün yüzüne çıkacağı da bilinmelidir.

Dersim’le işe başlamışken, karanlıkta kalan; 6-7 Eylül olayları, İskilipli Atıf Hocanın düzmece gerekçelerle idam edilmesi, Hareket ordusunun İstanbul’u basması ve padişahı tahttan indirmesi, 27 Mayıs darbesi ve bir başbakan ile iki bakanın idam edilmesi, 12 Eylül askeri darbesi, Çorum, Maraş ve Başbağlar olayları, Sıvas Madımak oteli yangını, 28 Şubat post modern darbesi, 27 Mayıs e-muhtırası ve Cumhurbaşkanlığı seçimi bağlamında halkın iradesine ipotek konulması vb. olayların da enine boyuna tartışılması ve karanlıkta kalan yönlerinin aydınlatılması toplumun sağlam bir gelecek inşa etmesi ve demokrasinin sağlam temeller üzerine oturması bakamından son derece elzemdir.

Oyu Puanı: 11 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 16 (0 Kayıtlı Üye 16 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri