Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıZiya AKTAŞMAKAMIN DAYANILMAZ CAZİBESİ [ Arama ]

MAKAMIN DAYANILMAZ CAZİBESİ
Başlık MAKAMIN DAYANILMAZ CAZİBESİ
Tarih 12.08.2011
Gönderen Editör

MAKAMIN DAYANILMAZ CAZİBESİ

 

            Ülkemizde demokratikleşme çabaları son senelerde hız kazanmış, bu çerçevede dev adımlar atılmaya başlanmıştır. Bu kapsamda, eskiden hayal bile edilemeyen uygulamalar bir bir hayata geçirilmektedir. Özellikle 12 Eylül kısmi Anayasa değişikliği referandumu ile demokrasinin tahkim edilmesi yönünde büyük bir hamle yapılmış, 12 Haziran seçimleri ile de demokrasi yürüyüşü şaha kalkmıştır.

 

            Ülkede tüm bu olumlu gelişmeler yaşanırken ve halkın iradesi tek belirleyici güç olurken, bunu kendi iktidarları için tehdit olarak gören kimi güç odakları ve vesayet kalıntılarının bu gelişmelerden rahatsızlık duymaması mümkün değildir. Bu nedenle statükonun muhafazasına çalışan karanlık güç odaklarının, süreci baltalama ve engelleme girişimlerine tanık olunmaktadır.

 

            Siyasi iradenin çabası ile ülkemizde demokratikleşme ve vesayet sisteminin sona erdirilmesi çabaları tüm hızı ile sürerken, buna ayak uydurmakta zorlanan veya demokratik kültürü tam anlamıyla içselleştirememiş bazı kamu kurumlarının taşra birimlerinde yönetici konumunda olan kimi idareciler ayak sürümeye devam etmektedirler.

 

            Bu tip yöneticiler emrindeki bazı memur ve şefleri hiçbir haklı gerekçeye dayanmadan ve işin gerekleri ile bağdaşmayan bir şekilde, görüşlerine başvurma gereği bile duymadan, dayatmacı zihniyetin ürünü bir tasarrufla kurum içinde veya kurum dışından başka bir kuruma göndermek suretiyle, keyfi bir şekilde yerlerini değiştirmektedir.

 

            Bir amir elbette, görevin gerekleri ve işin verimliliğini esas almak şartıyla, ayrıca personeli de rencide etmeden,  bu konuda tasarruf hakkına sahiptir. Fakat, böyle bir tasarrufta bulunurken, amirin keyfilikten uzak durması beklenir. Burada tek belirleyici etmen verimlilik ve işin gerekleri olmalıdır. Yoksa ‘ben yaptım oldu’ zihniyeti ile hareket edilirse, uzun vadede sonuç almak uzak bir ihtimaldir.

 

            Bu cümleden olarak, bir kamu kurumunda; yıllarca hizmeti olan, yılların tecrübesine sahip, dört yıllık iktisat mezunu, ayrıca bazı internet sitelerinde köşe yazarlığı da yapan birini kurumun mali işlerle ilgili bölüm şefliğinden alıp, yerine, başka bir kurumda güvenlik görevlisi olarak çalışmış olan, iki yıllık ön lisans mezunu, yeteri kadar memurluk tecrübesi olmayan birini şef olarak atamak hangi akla hizmettir? Bu, hangi görev gerekleri veya verimlilik esasları ile açıklanabilir? Anlamak mümkün değil. Doğrusu izaha muhtaç bir durumla karşı karşıyayız.

 

            Bunun; “ben ettim, ben yaptım, ben emrettim” gibi, benliğin kişiyi esir aldığının ifadesi sayılan emrivakilerle kendi egolarını tatmin etmekten başka bir izahı olamaz. Bu tür uygulamalar personelin çalışma azmini ve şevkini kırmaktan başka bir amaca hizmet etmez. Dolaysıyla kendileri ile ters düşen amirlerle çalışmak durumunda kalan ve rencide edilen personelden başarı beklemek abesle iştigaldir.

 

            Bir idarecinin görevi, maiyetindeki personelden en yüksek randımanı alacak şekilde onları motive edip, onların rahat bir ortamda çalışmalarını sağlamaktır. Yoksa, sırf egolarını tatmin etmek için keyfi uygulamalara girişmek ve emirler yağdırmak, amirliğin vasıfları arasında sayılamaz. Böyle bir durum, olsa olsa makamın dayanılmaz cazibesine kapılma ve makamı kutsama halidir.

 

            İşte bu tür uygulamalar, ülkemizin zirvelerinde esen demokratikleşme rüzgârlarının alt seviyelerde henüz yeteri kadar etkili olmadığının açık göstergesidir. Demokrasi; bir kültürdür, bir yaşam şeklidir. Bu yaşam biçiminin hayata geçirilmesi için yasa, yönetmelik ve mevzuat ne kadar önemli ise, ondan daha önemli olan bu yaşam biçiminin içselleştirilmesidir.

 

            Demokratikleşme yolunda mesafe alındıkça kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan yönetici konumundaki kişilerin, bu şekildeki anti demokratik tutumlarını zaman içerisinde terk etmeleri kaçınılmaz olacaktır. Çünkü tarihin akışı bu yönde gelişmektedir. Bu çarkı geri döndürmek asla mümkün değildir. Bunu yapmaya yeltenenler tarihin dişlileri arasında ezilmeye mahkûmdurlar.

 

            Bu yazının amacı, kimseyi suçlamak ve birilerine hakaret etmek asla değildir. Amaç; müşahede edilen yanlışlara parmak basmak ve yapılan haksızlıkları dile getirmektir. Burada anlatılanlar yaşanmış olaylardır. Karanlığa kurşun sıkar gibi kesinlikle mesnetsiz bir suçlama söz konusu değildir.  Aslında hiç kimsenin bunu üstüne alınmasına da gerek yoktur. Şayet alınan olursa bu, hiç de fena olmaz. Bu vesile ile belki kendilerine dersler çıkarıp, yaptıkları yanlışlardan dönme erdemini gösterirler.

 

            Demokrasinin tüm kurum ve kuruluşlara sirayet ederek, daha bir ivme kazanması dileği ile

 

Ziya AKTAŞ

Oyu Puanı: 28 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 11 (0 Kayıtlı Üye 11 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri