Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıZiya AKTAŞMİLLİ İRADEYE AMBARGO-2 [ Arama ]

MİLLİ İRADEYE AMBARGO-2
Başlık MİLLİ İRADEYE AMBARGO-2
Tarih 19.07.2011
Gönderen Editör

 

MİLLİ İRADEYE AMBARGO-2

 

            Bu anlamsız boykotu başlatmakla CHP, bir açmazla karşı karşıya bulunuyor. Şu an CHP’nin durumu,“Aşağı tükürsen, sakal; yukarı tükürsen, bıyık” misali gibidir. Kim akıl hocalığı yaptıysa, bu partiyi yanlış yola sevk etmiş, telafisi mümkün olmayan hatalı işler yapmasını sağlamıştır.

 

            Derin bir tahlile tabi tutunca meclisi protesto eylemlerinin, bu eylemleri başlatan partileri aşan bir mahiyet arz ettiği görülmektedir. Bunu, vesayet sisteminin 12 Haziran’da yediği darbenin etkisinden sıyrılma çabasının bir tezahürü olarak değerlendirmek gerekir. AK Parti’nin % 50 oy alması statükocuların kimyasını bozmuş, dengelerinin alt üst olmalarına yol açmıştır. Haliyle, siyasi konularla ilgili sağlıklı kararlar vermekte de zorlanıyorlar.

 

            Meclisi boykot fikri de nereden çıktı? Herhalde millet, meclisi boykot etsinler diye milletvekillerini oraya göndermedi. Tam tersine yasama faaliyetlerine katılsınlar ve halkın sorunlarına çözüm bulsunlar diye vekilleri seçip, meclise göndermiştir. Bu boykot hareketinde hazımsızlığın da etkisi az değildir. Ayrıca, CHP’nin yemin odaklı bu boykot hareketinde, Halkın % 87 gibi büyük bir katılımı ile gerçekleştirilen seçimler sonunda oluşan meşru ve şaibesiz yeni meclisin meşruiyetini tartışmaya açma çabasının da payı vardır.

 

            Keza,  ne pahasına olursa olsun, meclise yeni bin anayasa yaptırmamayı kafasına koyan ve bunu CHP üzerinden hayata geçirmeye çalışan Ergenekon Terör Örgütü’nün yemin boykotundaki ektisi de görmezden gelinemez. Bunun için, gerekirse, CHP’nin milletvekillerinin vekilliklerinin düşmesi sağlanarak, erken bir seçime gitmeyi bile göze almış durumdalar. Yapılacak bir erken seçimde, ne yapıp edip, AK Parti’nin anayasayı tek başına değiştirecek sayıda milletvekilli çıkarmanın önüne geçebileceklerini düşünüyorlar.

 

            CHP’nin, milletvekili adaylığı için özellikle Ergenekon davası sanıklarını tercih etmesi, olayın bir Ergenekon projesi olduğunu açıkça gözler önüne sermektedir. CHP açısından mutlaka sanık olanların aday gösterilmesi gerekli idiyse, niye KCK veya bir başka davadan sanık olanlar değil de, illa Ergenekon sanıkları? Sebep gayet açık: ETÖ ile CHP arasında duygusal bir bağ olup, bu milletvekilleri üzerinden davanın akamete uğratılması ve akim bırakılması hedeflenmiştir. Başbakan, bu duruma atıf yaparken, “Başka aday mı bulamadınız? Amaç, yargıyı zorlayarak gerilime zemin hazırlamaktır.” derken, son derece haklı bir noktaya parmak basmış olmaktadır.

 

            Kendi hazırladığı bataklığın içinde yol alırken CHP, girdiği bu çıkmaz sokaktan nasıl çıkacağının inceden inceye hesabını yapmakla meşguldür. Kendilerine kılavuzluk edenler  tam inandırmış olacaklar ki, CHP’liler, yaptıkları blöfün sonuç vereceğini ve hükümetin dayatmalara boyun eğeceği yanlış hesabının içine girmişlerdir. Hükümetin bu çirkin senaryoyu fark edip, milli iradeyi pazarlık konusu yapmaması üzerine açığa düşmüş oldular ve bu işten en az hasarla sıyrılmanın çabası içine girmişlerdir.

 

            Yapılanlara bakınca, CHP’nin hâlâ gerçeğin farkına varamadığı ve milletin 12 Haziran seçimlerinde verdiği mesajı hâlâ doğru okuyamadığı sonucunu çıkarmak mümkün. Baksanıza, CHP Genel Başkanı çıkıp, “Biz bir demokrasi mücadelesi, insan hakları mücadelesi veriyoruz. Seçme ve Seçilme hakkının önündeki engellerin kaldırılması ve demokrasi, milli iradenin önündeki engellerin kaldırılması mücadelesi veriyoruz” deme pişkinliğini gösterebilmektedir. Adama sormazlar mı? Demokrasiye kast eden ve darbe planlamakla suçlanan Ergenekon davası sanıklarını, sırf yargıdan kaçırmak ve davayı sulandırmak için milletvekili seçtirdikten sonra, milli irade teraneleri ile, yargıyı baskı altına almaya çalışmak ne zamandan beri ‘demokrasi ve milli iradenin önündeki engellerin kaldırılması mücadelesi’ oldu?

 

            Şimdi tartışmanın halkı gibi gösterilmeye çalışılan “millet seçti, fakat meclise gönderilmiyorlar” noktasına taşınmak istenmesi, tamamen bir ajitasyondur. Gerçek niyet farklı olmakla birlikte, görünüşte haklı gibi görünen bir zemin üzerinden konunun istismarı yapılmaktadır. Yani duygu sömürüsü ile sonuç alınmaya çalışılmaktadır.

 

            İçeride umut ışığı göremeyince, CHP’liler, çareyi dışarıda aramakta buldular. Mecliste yemin etmeme nedenleri ile ilgili; AB,AP, İslam İşbirliği Konferansı, AGİT vb. uluslar arası örgütlere mektuplar yazarak ve  Genel Başkan düzeyinde katıldığı Sosyalist Enternasyonal toplantısında genel başkanın ağzından dile getirmek suretiyle kendi tezlerinin haklılıklarını ispatlamanın peşine düşmüş bulunuyorlar. Seçmen nezdinde meydana getireceği tepki hesaba katılmadan girilen böyle bir yolun CHP’ye kazandıracak fazla bir şeyin olmadığı kısa sürede anlaşılacaktır. Vatandaş yapılan bu hareketi, ‘ülkeyi yurt dışına gammazlama’ olarak algılayacak ve buna sıcak bakmayacaktır.

 

            Yeri gelmişken, MHP’nin takındığı olumlu tutuma değinmeden geçmek olmaz. Bu partinin de bir milletvekilinin aynı gerekçeyle gözaltında tutulmaya devam edilmesi yönündeki mahkeme kararına rağmen, adı geçen parti, bunu sorun yapmayarak meclis oturumuna katılıp yemin etmesi kamuoyu tarafından büyük bir takdirle karşılanmıştır. Yapanın kimliğinden bağımsız olarak, doğruya doğru demek, insanlığın ve hakşinaslığın bir gereği olduğu için bu hususa vurgu yapmayı bir görev bildim.

 

             Seçim öncesi bütün olumsuz ve yıkıcı muhalefetine rağmen, milletle inatlaşmanın çare olmadığını görerek, yapıcı bir tavır takınan MHP’nin, bu olumlu ve yapıcı tutumunu anayasa çalışmaları sürecinde de sürdürmesi halinde, bu durum kendisine puan kazandıracağı gibi, ülkemizin demokratik, sivil bir anayasaya kavuşmasına da hizmet edecektir.

 

            Diğer iki muhalefet partisi CHP ve BDP’nin de ülkeyi geren, bu anlamsız ambargolardan vazgeçip, bir an evvel meclis çalışmalarına katılarak sürece olumlu katkı vermeleri ülkemizin menfaatine olduğu kadar, kendilerinin de yararınadır. Çok büyük bir katılım sonucu oluşmuş ve en ufak bir şaibe izi taşımayan meclisi, hiç kimsenin ama hiç kimsenin şaibeli göstermeye ve meşruiyetini tartışmaya açmaya hakkı yoktur. Bu işe yeltenenler olursa, kesinlikle bilinmelidir ki, bunun faturası çok ağır olacaktır. Herkesin hesabını buna görev yapmasında hem kendileri, hem de ülkemiz açısından sayılamayacak kadar faydalar vardır.

 

Ziya AKTAŞ

Oyu Puanı: 16 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 8 (0 Kayıtlı Üye 8 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri