Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıZiya AKTAŞPOPÜLİZM [ Arama ]

POPÜLİZM
Başlık POPÜLİZM
Tarih 28.12.2010
Gönderen Editör

 

 

POPÜLİZM

 

            Popülizmin babası sayılan Süleyman Demirel’in siyasi hayatının sona ermesi ile Türk siyasetindeki popülizmin son bulacağı sınılırken, son günlerde siyasi hayatımızda popülizm hastalığının yeniden nüksettiğine şahit olmaktayız.

 

            CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, adeta Demirel’in mirasına sahip çıkarak, popülist siyasetin yeni bir temsilcisi olduğunu gösteren uygulamalar içine girmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda, partisinin son kurultayında söyledikleri dudak uçuklatacak cinsten. Kurultay konuşmasının en önemli mesajı, CHP’nin siyasi dilinin neredeyse mizahi bir popülizme doğru gideceğini haber vermektedir. “Türkiye’nin binlerce sorunu varsa, CHP’nin de binlerce çözümü vardır” türünden banal cümleleri yanında, Kılıçdaroğlu dilinin dibe çöktüğü, “Benim adım Kemal Kılıçdaroğlu, parayı bulacağım diyorsam parayı bulurum” diyerek utanç verici bir popülizm sergiledi. Boş konuşmasını süslediği, Türkiye adım adım faşizme gidiyor” veya “Biz üçüncü yoluz” türünden cümleler düpedüz gülünçtü.

 

            Halkımız popülizm illetinden çektiği kadar hiçbir şeyden çekmedi.. Yıllarca bu, ucu bucağı belli olmayan popülist yaklaşımların kurbanı oldu. Halk, yıllarca, gerçekleştirilmesi mümkün olmayan uçuk vaatlerle kandırıldı. Bu yöntemle, seçimlerde oylar devşirildi. Bu yolla iktidara gelenler, geldikten sonra maalesef vaatlerini unuttular veya çareyi belli mazeretlerin arkasına sığınmakta buldular.

 

             Soğuk savaş sonrası dönemde, ülkemizde çok partili hayata geçildikten sonra Türk siyasi hayatında popülizm hastalığı yavaş yavaş baş göstermeye başladı. 27 Mayıs ihtilalinden sonra kapatılan DP’nin devamı olarak kurulan AP ile popülizm hız kazanmaya başladı. Hele partinin başına Süleyman Demirel’in geçmesi ile Türk siyasetindeki bu illet zirve yaptı.

 

            Seçim kazanmak için Demirel’in bulunmayacağı vaat yoktu! Çift anahtardan, bilmem nelere kadar, önü arkası olmayan vaatlerle halka şirin görünmek, onun en belirgin vasfıydı. Bu yolda asla sınır tanımaz ve akla gelen her türlü vaatte bulunmakta asla bir beis görmezdi!

 

            Tam da, “siyasi hayatımız bu illetten kurtuldu”  diye sevinirken, Kılıçdaroğlu ile hastalığın yeniden nüksetmesi oldukça can sıkıcı bir durum. Belki de, Kılıçdaroğlu’nun bu kadar uçuk vaatlerde bulunmasının bir nedeni, iktidara geleceğine olan inancının olmamasıdır. Öyle ya, “Nasıl olsa iktidara gelme şansımız yok, halkın bu konuda bizi sınama şansı da bulunmamaktadır. O halde, bizim açımızdan popülist yaklaşımların hiçbir sakıncası olamaz. Bu yolla ne kadar oy devşirirsek bizim için kardır.” düşüncesi ile hareket edildiği anlaşılmaktadır.

 

            Burada, Kılıçdaroğlu ve benzerlerinin unuttuğu bir gerçek var: Globalleşen dünyanın bir parçası haline gelen ve AB üyelik müzakereleri çerçevesinde Avrupa normlarını uygulayan bir ülkede popülist yaklaşımların halkta karşılık bulması mümkün değildir. Öte yandan ülkemizde medyanın tek seslilikten çıkıp çeşitlenmesi ve alternatif medyanın yayın dünyasında önemli bir yer kapmasının da popülist yaklaşımların geçersiz kılınmasında azımsanmayacak bir etkisi vardır.

 

            Halk, artık ismin şu veya bu olmasına göre değil; plan, proje ve kaynakların inandırıcılığına ve bunu hayata geçirecek kadroların bilgi ve birikimine bakarak karar vermekte ve iradesini ortaya koymaktadır. Bu konuda halkımız, bir delikten ikinci defa ısırılmayacak kadar deneyim sahibidir ve oy avcılarının tuzağına düşmeyecek kadar da uyanıktır. 

 

            Popülist yaklaşımlar aslında çaresizliğin, tükenişin bir belirtisidir. Plan ve projesi olmayanların, bunu örtbas etmek için, sarıldıkları ve bel bağladıkları son bir hamledir.   

 

            Eskiden getirisi olsa bile, günümüzde popülist yaklaşımların prim yapması şöyle dursun, tam tersine, bu yaklaşımlar, bu yola başvuranların plan-projelerinin olmadığını ve ülkeyi yönetmeye ehil olmadıklarını göstermeye yaramaktadır.Yani bunların çapsızlığını açığa vuran bir işlev görmektedir.

 

 Bu nedenle, halkın terazisinde tartıya çıkacakların, böyle içi boş vaatlerin, halkın tercihlerinin belirlenmesinde bir etkisinin olmayacağını bilmeleri gerekir. Umut tacirliği ne kadar tatlı ise, bunun yol açacağı hayal kırıklığının faturası da o derece ağır olmaktadır. Bu gerçek hiçbir zaman göz ardı edilmemeli ve bayatlamış bu yöntemin, günümüzde artık müşterisinin kalmadığı herkesçe bilinmelidir!

 

28.12.2010

Ziya AKTAŞ

Oyu Puanı: 12 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar
Editör
03 Ock 2011
Samsatın yetiştirdiği usta kalemlerden \" Ziya Aktaş\'ta\" artık aramızda.. Ziya Abi hoş gedlin, seni \" sizden gelenlerden\" okumaktan yorulmuştuk, burada yazın yayınlanır- yayınlanmaz haberimiz olur.. Yalnız fotoğrafın seni tam yansıtmıyor, bir ara yanına uğrar yakışıklı bir fotonu buraya atarım. M Kandemir
Editör
03 Ock 2011
Daha önce \"Sizden Gelenler\" bölümüne yazı gönderen saygıdeğer Ziya Aktaş\' ın muhteşem yazılarını bundan sonra köşe yazarları bölümünde okuyacağız. Kendisine aramıza hoş geldiniz diyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyoruz. Hayırlı uğurlu olsun... EDİTÖR

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 2 (0 Kayıtlı Üye 2 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri