Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıOrhan SAMSATLIOĞLUÖRNEK BİR “İLK„: MUSTAFA ASLAN [ Arama ]

ÖRNEK BİR “İLK„: MUSTAFA ASLAN
Başlık ÖRNEK BİR “İLK„: MUSTAFA ASLAN
Tarih 31.01.2019
Gönderen Editör

 

 

ÖRNEK BİR “İLK„: MUSTAFA ASLAN

 

            Ağalığın ne demek olduğunu hal ve hareketleriyle gösterip kanıtlayan biriydi. Evet; zengindi. Hem de ilçenin en zenginlerinden… Fakir fukara, garip gureba babasıydı. Alçak gönüllüydü. Hayırsever ve yardımseverdi. Fanatik denecek kadar dar bölge milliyetçisiydi. Doğup büyüdüğü memleketini çok ama çok severdi. Yöresinin ilerlemesi, kalkınıp gelişmesi onun tek ve en büyük amacı ve idealiydi. Zaten bizim bildiğimiz gerçek “ağalık” da bu değil miydi?.. O anlamda tam bir ağa idi.

 

            İlçeye; daha nahiye ve hatta köy iken traktörü getiren o idi. Karasabanla bir yere varılmayacağını ispatlayan ve kendisi gibi birçok kişiyi buna teşvik edendi. Deutz, Hanomag, Kögel marka traktörleri ile hem modern tarımı başlatmış, hem de o günün şartlarında Adıyaman’a gidiş gelişleri, ulaşımı sağlamıştı.

 

            Evi, ilçenin kuzeydoğu sınırının üst başındaydı. Altmışın üstünde olmasına rağmen günde iki üç kez evinden yaya olarak yola çıkar ve ilçenin bir hayli uzağındaki Erdi Holla denen tarlalarına gider gelirdi. Bu mesafe, her babayiğidin kolay kolay gidip geleceği bir yer değildi. Yürümeden gidemez miydi? İstese üç traktöründen birini kullanabilirdi. Hatta özel  bir otomobille de gidip  gelebilirdi. Ancak o, yürümeyi tercih ederdi. Bu tutumu bile onun mütevaziliğinin açık bir göstergesiydi.

 

Fırat’la bitişik olan tarlaları sulamak, sulu tarıma geçmek ilk kez onun deneyip uyguladığı bir yöntemdi. Şehirden ustalar getirmiş, kurduğu büyük santrifüjlerle Fırat’ın sularını Erdi Holla’ya aktarıp pamuk üretimini ilk kez gerçekleştirmişti. Santrifüjün yetersiz kaldığı yerlerde de gene ilk kez artezyen kuyuları açarak toprağı suyla buluşturmuştu.

 

Arkadaşları, emsalleri, akrabaları onun bu yenilik ve modern girişimlerine başlangıçta olumsuz bakıp karşı çıkmışlarsa da o, bunların hiçbirine aldırmadan tek başına girişip gerçekleştirmiş ve herkese örnek olmuştu. Onun bu “ilk”leri ve atılımları sayesinde birçok işsiz iş imkanı bulmuş, onun sofrasından ekmek sahibi olmuştu. İşçi babası, fakir fukara babası olmak da zaten bu değil miydi?...

 

Araştırma, inceleme ve gelişmelere son derece açık ve yatkındı. Bu nedenle sık sık gezilere çıkardı. Antep, Adana, Mersin, Çorum, Çankırı, Yozgat…dolaşır dururdu. Oradaki çiftçilerle, çiftlik sahipleriyle tanışır, fikir alışverişinde bulunur, gördüğü, gözlemlediği yenilikleri Samsat’a taşımaya çalışırdı.

 

Orakla biçme, düvenle öğütme, harman makinesiyle ayırma gibi eskimiş yöntemleri o ortadan kaldırmıştı. Önceleri kiraladığı biçerdöverlerle, ardındanda bizzat alıp hizmete sunduklarıyla Samsat’ı ve köylerini biçerdöverle ilk tanıştıran o idi. Biçerdöver, traktör, sulu tarım, gübreleme gibi modern tarımcılık sayesinde Samsat, yörenin bir tahıl ambarı konumuna gelmişti. Hasat mevsiminde şehre, Toprak Mahsulleri Ofisi’ne aylarca buğday taşıyan kamyonların biri gider biri gelirdi.

 

Parayı, zenginliği, gösterişi, süsü hiç sevmezdi. En sevdiği şey “çalışmak” idi. Onun için bu kadar koşturuyor, bu kadar yoruluyordu. Ama durumundan hiç de şikayetci değil, aksine çok memnundu. “Çalışmayı sevmek…” Ne güzel bir davranıştı bu… Onlarca aileye ekmek kapısı olmak… İbadet değil de neydi?..

 

Bir iki kez tüccarlığa, manifaturacılığa merak sardı. Şehrin en işlek caddesinde büyük bir kumaş mağazası açmıştı. Şehirdeki bütün tüccarlardan çok çok ucuza satıyordu kumaşları. Halk, hatta meslektaşı olan birçok esnaf kendisinden harıl harıl kumaş almıştı. Öyle ki bir devlet kuruluşu olan Sümerbank bile bazı malları ondan alıp halka satmaya başlamıştı… Ne demekti bu?.. Sümerbank gibi bir kuruluşun ondan mal alıp halka satması… Demek ki o, para kazanmak, kar etmek  gibi şeyleri değil, halka hizmeti düşünüyordu. O yıllarda ortaokulda okuyan bu satırların yazarı, Sümerbank görevlilerinden üç dört kişinin kendisinden toplarca kumaşı alıp götürdüklerinin canlı tanığıdır.

 

Rahmetli, Samsat için, çevresi için bulunmaz bir nimet, örnek bir insandı. Düşünen, araştıran, gezip dolaşan, üreten kimliğiyle bambaşka biriydi. Bu nedenlerdir ki bakkal dükkanlarının önündeki iskemle sohbetlerinde, Hemi Cımo’nun kahvesinde ve benzeri yerlerde kendisine hiç rastlamazdık. Birçok akranının sohbetle, muhabbetle vakit öldürdüğü zamanlarda o, ya santrifüjün, ya traktörün, ya biçerdöverin ya da artezyenin başında olurdu.

 

Evet, sevgili Mustafa amcamız işte böyle örnek bir “ilk„ böyle modern bir hayırseverdi. Bugün biz, kendisinin övünmediği o “ilk„leriyle övünüyor ve  kendisine  minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz. Seni hiç unutmayacağız Mustafa amca… Nur içinde yat. Mekânın cennet olsun.

 

Oyu Puanı: 2 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 3 (0 Kayıtlı Üye 3 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri