Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıOrhan SAMSATLIOĞLUNEREYE GİDECEĞİNİ BİLEN EŞEKLER [ Arama ]

NEREYE GİDECEĞİNİ BİLEN EŞEKLER
Başlık NEREYE GİDECEĞİNİ BİLEN EŞEKLER
Tarih 24.07.2018
Gönderen Editör

NEREYE GİDECEĞİNİ BİLEN EŞEKLER

            Eski Samsat’ın nahiyeden ilçeye dönüşmesinin ilk yıllarıydı. Samsat’ın fiziksel yapısında henüz hiçbir değişiklik yapılmamıştı. (Zaten bu şansızlık, baraj yüzünden ondan sonra da hep devam etmiştir.) Görülen tek değişiklik, ilçenin kuzeydoğusunda (Adıyaman’dan gelen yolun kenarına) yapılan yeni bir jandarma karakolu ve bitişiğindeki adliye ile cezaevi olarak kullanılan tek katlı iki üç bina idi.

            Aşağı Fırat Mahallesindeki eski jandarma karakolu, yeni ilçenin kaymakamlık binasıydı. Nüfus ve tapu daireleri hariç, diğer kuruluşlar bu Fırat’a bakan binadaydı. İlkokul, bitişiğindeki ortaokul, daha aşağılardaki belediye, eski halkevi, kaymakamlık ve Çetinkayaların bitişiğindeki binanın dışında betonarme ve çatılı binalar yoktu. İlçenin geri kalan tüm mesken ve işyerleri kerpiçten ve ahşaptı. Yazın serin, kışın da sıcacık olan o baba yadigârları…

            Şehirde içme suyu şebekesi yoktu. Bu ihtiyaç, Fırat’tan getirilen su ile karşılanırdı. Her gün ikindi saatlerine doğru mahalleli genç kızlar beşer altışarlı gruplar halinde ellerindeki ikişer kova ile Fırat’tan su taşırlardı. Bu sular, genelde bulanık ve milli olurdu. Her evin topraktan yapılmış büyük su küpleri veya sandık şeklindeki yumuşak taştan oyulmuş dinlendirme havuzları olurdu. Fırat’tan getirilen sular, bu küp veya havuzlarda dinlendirildikten sonra içilirdi.

            Temizlik ve diğer ihtiyaçlar için de kuyu sularından yararlanılırdı. Ya elle ya da tulumbalarla kuyulardan çekilir, kovalarla evlere taşınırdı.

            Resmi dairelerin ve çoğu memurların içme sularını o yıllarda saka görevini yapan Mustafa ve Hacı Erdoğmuş kardeşler karşılardı. Her birinin birer eşeği vardı. Eşeklere sağlı sollu asılan özel bölmelerde birer su tenekesi… Sabahtan akşama kadar bu iki kardeş, eşeklerle Fırat’tan su taşırlardı. Eşekler, artık yüzlerce defa gidip gelmenin verdiği alışkanlıkla robotlaşmışlardı adeta… Hacı ve Mustafa, Fırat’ın kıyısında duran eşeğin sırtındaki tenekeleri doldurur doldurmaz yola koyulurlardı. Artık yanında, başlarında olmasanız bile onlar nereye gideceklerini bilirlerdi. Zira bu iş, bir sıra ile tekrarlandığından, artık otomatikleşmişti. Hep aynı sıra: Kaymakamlık, belediye, jandarma, adliye… Hayvanlar, her binaya kaç kere girip çıktıklarını ezberlemişlerdi sanki. Yanlışlıkla aynı binaya fazladan girecek olsa, birisinin yüklerini boşaltmadan geri çevirmeleri ve “Ço!„ deyip göndermeleri yeterdi.

            Onlar, bu uyarı üzerine, yaptıkları yanlışı fark eder ve su sırası kimde ise doğruca oraya yönelirdi. Başlarındaki Hacı ve Mustafa kardeşler de bunu bildiklerinden çoğu kez onları uzaktan takip eder, yolda karşılaştığı insanlarla sohbet eder, oyalanır, öyle giderlerdi.

            Sırtlarındaki dolu tenekeleri boşaltıp yeniden yüklediğinizde de gene aynı güzellik… Bu kez de gidecekleri yeri bilir, doğruca Fırat’ın yolunu tutarlardı. Galiba Hacı ve Mustafa kardeşler, sadece Fırat kenarında durup onların taşıdığı tenekeleri doldurduktan sonra, yanlarında olmasa bile eşekler görevlerini kusursuz yapacak ve sırayla her abonenin suyunu karşılayacaklardı… Yeter ki kapıya gelen su boşaltılmış olsundu…

            Şakadan, oyun olsun diye kazara onları durduracak, oyalayacak, yol ve yönlerini çevirecek bile olsanız, hayvancağızlar gene de yanılmadan gitmeleri gereken yerlerine giderlerdi…

            Bu güzellik, ilçeye şebeke suyunun gelişine kadar devam etti. Yediden yetmişe herkesin, hepimizin yakından tanıdığımız o eşekler, şebeke suyuyla beraber görevlerini tamamlamışlardı. Ondan sonraki akibetleri hakkında pek fikrimiz olmadı. Hacı ve Mustafa kardeşler, babaları Abuzer amca ne yaptılar, ne ettiler bilmiyorduk. Bildiğimiz ve hiç unutmadığımız bir şey var: O da Hacı ve Mustafa Erdoğmuş kardeşlerin çalışkanlığı, dürüstlüğü, güler yüzü ve tatlı dilleri… Bir de nereye gideceğini bilen o sevimli eşekler… Hey gidi Samsat, hey!.. Neredesin?..

 

Oyu Puanı: 4 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 1 (0 Kayıtlı Üye 1 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri