Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Haberler

HaberlerGÜNCEL HABERLERSAMSAT’TA ÖĞRETMENLER GÜNÜ COŞKULU KUTLANDI   
SAMSAT’TA ÖĞRETMENLER GÜNÜ COŞKULU KUTLANDI

             Samsat’ta 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlama törenleri İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün Atatürk anıtına çelenk koyması ile başladı. İstiklal Marşı ve saygı duruşundan sonra törene Kaymakamlık Cumhuriyet Konferans Salonunda devam edildi.

            Törene, Kaymakam Mahmut Kaşıkçı ve öğretmen olan eşi Hatice Kaşıkçı, İlçe Garnizon Komutanı, Belediye Başkanı, Kamu kurum ve kuruluşları amir ve çalışanları, öğretmenler, bazı öğretmenlerin aileleri ve öğrenciler katıldılar.

            İlçe Milli Eğitim Müdürü Osman AKTAŞ, günün anlam ve önemini belirten konuşmasında, öğretmek için öğrenmenin şart olduğu vurgusunu yaptı ve öğretmenlere çağa ayak uydurabilmeleri için sürekli yeni bilgilerle donanmaları ve çok sabırlı olmaları gerektiğini ifade etti. (Sayın Osman Aktaş'ın konuşma metni aşağıda verilmiştir)
 

            Öğretmen konulu düzenlenen şiir ve kompozisyon yarışmalarında dereceye girenlerin şiir ve kompozisyonları okundu, öğrencilere Kaymakam Mahmut Kaşıkçı tarafından ödüller verildi. Samsat Lisesi tiyatro grubunun gösterisinden sonra Merkez İlköğretim Okulu Korosu türkü ve şarkılar söyledi. Daha sonra stajyerliği kalkan öğretmenler yemin ettiler.

            Programda bir konuşma yapan Kaymakam Mahmut Kaşıkçı öğretmen ve öğrencilere çok çalışmaları gerektiğini, öğrencilerin en işi bir şekilde geleceğe hazırlanmaları gerektiğini açıkladı.

 

 

 

İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ OSMAN AKTAŞ’IN KONUŞMA METNİ
Sayın Kaymakamım,
Kıymetli Misafirler,
Saygı Değer Öğretmen Arkadaşlarım,

            Konuşmama Mustafa Kemal Atatürk’ün öğretmenlik mesleğine verdiği değeri çarpıcı bir şekilde ortaya koyan bir sözü ile başlamak istiyorum.
            Atatürk 1936'da, yiğitliğini, zaferlerini, inkılaplarını.... anlatan bir şiir yazan şair Behçet Kemal Çağlar'a ; "Olmamış," der; "Benim asıl niteliğim var ki onu hiç yazmamışsın... Benim asıl kişiliğimdir; ben milletimin öğretmeniyim, bunu yazmamışsın.
Kurtuluş Savaşı'nı kazandıktan sonra, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'i kuran Ulu Önder Atatürk, askeri ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda birçok yeniliği başlatmıştır. Bu yeniliklerden biri de, 1 Kasım 1928 tarihinde Latin alfabesinin kabulü olmuştur.
Bu tarihten itibaren yeni harflerin öğrenilmesi ve okur-yazar sayısının artırılması konusunda büyük bir seferberlik başlatılmıştır.

        24 Kasım 1928 tarihinde açılan, Millet Mektepleri'nde, yaşlı, genç, çocuk, kadın... herkese yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir.

        Millet Mektepleri'nin açılışı ve Atatürk'ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.

Öğretmenler Günü, fedakar öğretmenlerimizin kıymetini bir kez daha düşünüp anlamamızı sağlayan önemli bir gündür.

Bu gününün amacı, öğretmenlerin kendi aralarındaki bağı kuvvetlendirmek, öğrencileri ile aralarındaki sevgi, saygı ve dayanışmayı güçlendirmek, emekli olan öğretmenleri saygıyla, şehit olan öğretmenlerimizi de rahmetle anmak ve yeni atanmış öğretmenlerin mesleklerinin kutsal bilincine varmalarını sağlamaktır.
       
        Değerli Meslektaşlarım,
        Bir ulusun çağdaş ülkeler düzeyine erişebilmesi; eğitim ve öğretimin kaliteli ve bilimsel yöntemlerle yürütülmesi ile mümkün olabilir.
Eğitim sorunlarını çözen uluslar; kültür, sanat, bilim, teknoloji ve sosyo-ekonomik alanlarında da kalkınmışlardır. Eğitime gereken önem ve ilgiyi göstermeyen uluslar, başka ulusların kölesi olmaya mahkumdurlar.
        Nitekim, Ulu Önder Atatürk, “Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir.”
“Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.” Diyerek bu gerçeği veciz bir şekilde ifade etmiştir.
Kalkınmanın temel şartı eğitim, eğitimin temel unsuru da öğretmendir. Öğretmenlik mesleğini diğer birçok meslekten ayıran en önemli özellik, malzemesi ve meyvesinin insan olmasıdır. Öğretmen; insanları eğitmeyi ve öğretmeyi meslek edinen, eğitim kurumlarında ülkemizin geleceği olan çocuk ve gençlerin eğitim-öğretimlerine rehberlik eden, yön veren ve yaşama hazırlayan kimsedir.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk: “Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakarlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir... Sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır”. diyerek Cumhuriyetin geleceğini adeta  öğretmenlerin başarısına endekslemiştir.
Bu nedenle, bıkmadan, usanmadan, şevk ve azimle durmadan çalışmak, bize teslim edilen öğrencileri, gül yetiştirenlere mahsus bir hevesle yetiştirmek zorundayız. Okullar, bizim çiçek bahçelerimizdir. Bir öğretmen, tıpkı bir bahçıvan gibi her çiçeğin ayrı bir bakım, yaklaşım ve ihtimam gerektirdiğinin farkında olmalıdır.
Öğrencilere anne, baba, ağabey, abla şefkati ile yaklaşılmalıyız. Onlara sadece teorik bilgiler aktarmakla yetinmeden; davranış diliyle de onlara örnek olmalıyız. Okulun sadece bir bilgi depolama yeri değil, öğrencilerimizin bireysel özelliklerinin, güzelliklerinin de su yüzüne çıkarıldığı, yönlendirildiği, yönetildiği mekanlar olduğunu unutmayalım. Öğrencilerimize verilen bilginin, onlara yönelik eğitimin onlarda milletimize yakışan bir âhlak telakkisi olarak ortaya çıkması, onlara yönelik telkinlerin birer davranış biçimine dönüşmesi gerçek bir eğitimin hedefi olmalıdır.

Sayın Kaymakamım,
Saygıdeğer Arkadaşlar,
Bugünün anlamına uygun mesajlar içermesi hasebiyle,
Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. başkanı Abraham Lincoln'un bin sekiz yüzlü yıllarda oğlunun öğretmenine yazdığı mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum:

“Öğrenmesi gerekli biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını, Her düşmana karşı bir dost olduğunu öğret ona. Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen, kazanılan bir doların, bulunan beş dolardan daha değerli olduğunu öğret.

Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve kazanmaktan neşe duymayı. Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona.

Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını... eğer yapabilirsen; ona kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona; gökyüzündeki kuşların, güneşin, yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği zamanlar da tanı...

Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona.
Ona kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi...

Nazik insanlara karşı nazik, sert insanlara karşı sert olmasını öğret ona.
Herkes birbirine takılmış bir yönde giderken, kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluma.

Tüm insanları dinlemesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret...
Eğer yapabilirsen üzüldüğünde bile nasıl gülümseyebileceğini öğret ona.

Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret. Herkesin sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara dudak bükmesini öğret ona ve aşırı ilgiye dikkat etmesini... Ona, kuvvetini ve beynini en yüksek fiyata satmasını, fakat hiçbir zaman kalbine ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret.
Bağıran bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret.

Ona nazik davran ama onu kucaklama. Çünkü, ancak ateş çeliği saflaştırır. Bırak sabırsız olacak kadar cesaretine sahip olsun, Bırak cesur olacak kadar sabrı olsun.

Ona, her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret. Böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır... Bu, büyük bir taleptir, ne kadarını yapabilirsin bir bakalım... O ne kadar iyi, küçük bir insan, oğlum...”
Hiç şüphe yok ki, eğer biz, geçmişinden kopmamış geleceğe güvenle bakan, milli ve manevi değerlerine bağlı, kendi öz kimliğine sahip çıkan, kendisi ile barışık fertler yetiştirebilirsek yarınımız da daha mutlu müreffeh olacaktır.

Saygıdeğer Meslektaşlarım,
Öğrenmenler Günü'nü; idarecilerimiz, öğrencilerimiz, velilerimiz ve yardımcı çalışanlarımızla ortak amaca ulaşmak için nelerin yapılması gerektiği, nelerin yapılmaması gerektiğinin konuşulacağı, tartışılacağı bir fırsat haline getirmeliyiz.
Çünkü, mesleğimizle ilgili, performansımızla ilgili muhasebe yapmak, özeleştiride bulunmak sorumluluğumuzun, işimize ve ünvanımıza duyduğumuz saygının bir gereğidir.

En büyük düşmanımız olan cehaletin yok edilmesi öğretmenlerimizin en temel ve en kutsal görevidir. Öğretmenlerimiz, bu bilinç ve sorumlulukla yurdun her köşesinde aydınlanma görevini en güzel ve en fedakar şekilde yerine getirmektedirler.
Bu duygu ve düşüncelerle, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü en içten duygularımla kutluyor, aile fertleri, öğrencileri ve çalışma arkadaşları ile birlikte daha mutlu, başarılı ve huzurlu olmalarını diliyorum.




Gönderen Editör, Cuma, 24 Kasım 2006 12:49, Yorumlar(0)
Yorumlar


MKPNews ©2003-2008 mkportal.it
 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri